Türkiye’de yaşanan yüksek enflasyon, vatandaşların birikimlerini korumak için varlıklarını altın ve döviz tarafında değerlendirmelerine yol açıyor.
28 Mayıs seçimlerinin ardından göreve getirilen Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, altın ithalatında son 50 yılın en yüksek rakamlarına ulaşılmasının ardından harekete geçmiş ve işlenmemiş altın ithalatına yönelik kota kısıtlaması getirmişti.
ALTIN SEKTÖRÜNE KÖTÜ HABER
Alınan bu karar, başta kuyumculuk ve mücevherat sektörü tarafından sert eleştirilerle karşılanırken, altın ithalatına yönelik vergi ve kota kısıtlamaları sonucunda piyasada uzun süre sarrafiye grubu altın bulmak zorlaşmıştı.
Gram altın, çeyrek altın, cumhuriyet ve külçe altın gibi üretimlerde işçilik masraflarının tarifi seviyelere ulaşmasının ardından gevşeme adımları atan Hazine ve Maliye Bakanlığı, altın alım işlemleri için kamu bankaları görevlendirirken, mayıs ayının ilk haftası itibarıyla işlenmemiş altın ithalatındaki kota uygulamasını 10 kilogram daha gevşetmişti.
Yapılan regülasyonlara karşın, mevcut durumun yeterli olmadığından şikayet eden sektör temsilcilerine sert eleştiri Bakan Şimşek’ten geldi. Şimşek, altın ithalatına yönelik uygulanan kısıtlamalar hakkında şu ifadeleri kullandı:
“KUSURA BAKMASINLAR, KISITLAMALAR DEVAM EDECEK”
“Altına yönelik biz bir kota uygulamasına gittik. Tabii ki çıkar çevreleri memnun değil… Valla kusura bakmasınlar, bir metali ülkede olmayan döviz kaynaklarıyla ithal edeceksiniz, sonra bir köşede atıl olarak duracak. Bunun neresi memleketin menfaatine? Vatandaşlarımızın tercihine saygılıyım. Bu noktada hiçbir tereddüt yok ancak biz burada kaynaklarımızı ülkemizin menfaatine ve yatırıma, üretime, dolayısıyla istihdama ve ağırlıklı olarak ihracata dönüştüreceğiz”
50 YILIN EN YÜKSEK SEVİYESİNE ULAŞMIŞTI
Türkiye’de uygulanan hatalı ekonomi politikaları nedeniyle 2023 yılı içerisinde yapılan işlenmemiş altın ithalatının boyutu, 50 yılın zirvesine ulaşmıştı. Bireysel yatırımcıların yanı sıra çok sayıda büyük şirket, gelirlerini altın ve döviz olarak korumayı tercih etmiş ve yatırımlarını Türk lirasında değerlendirmemişti.
Alınan kısıtlama kararları ve TL mevduat faizlerinin daha cazip hale gelmesinin ardından altın tarafında ithalat rakamlarında sert düşüşler gözlemlenirken, bireysel yatırımcı ve şirketler, uluslararası sermayenin girişiyle birlikte yönünü yeniden TL mevduatına çevirmiş durumda.